Tip2 DM rahatsızlığının ön safhası olarak bilinmektedir. Sebeplerinin arasında özellikle abdominal yağlanma bulunmaktadır. Uygun beslenme programı ile insülin direnci kırılmakta ve diyabet önlenmektedir.
Reaktif hipoglisemi, ani şeker düşüklüğü olarak bilinmektedir. Karbonhidrattan zengin bir besin tüketildikten sonra ve uzun süreli açlık sonrası titreme, çarpıntı, bulantı gibi belirtilerle ortaya çıkan bir durumdur. Bu tip bireylerde gün içerisinde öğün saatlerinin ve içeriğinin planlanması çok önemlidir. Reaktif hipoglisemi sorunu yaşayan bireylere uygun olarak düşük glisemik indeks değeri bulunan besinlerle az az sık sık beslenme programları ile kan şekerinin kontrol altına alınması hedeflenmektedir.
Tiroid bezlerinin fonksiyonunu yerine getirebilmesi, tiroid hormonlarının üretilmesinde kullanılan iyota bağlıdır. Bu yüzden vücuttaki iyot dengesi çok önemlidir. tiroid hormonlarının az ya da fazla çalışması hipotroidi veya hipertroidi gibi hastalıklara neden olabilmektedir. Hipotiroide bağlı metabolizma hızının düşmesi, kilo alımı, kabızlık vb. gerçekleşebilmekte veya hipertiroide bağlı istemsiz kilo kayıpları görülebilmektedir. Tedavi sürecinde kilo kontrolü ve iyot dengesi sağlanmaktadır.
Bireyin mental veya emosyonel durumundan kaynaklanan bir bozukluk nedeniyle yetersiz veya aşırı besin tüketimine yol açan olgular bütünüdür. Beslenme ve Diyet Uzmanları yeme bozukluklarının tanımlanmasında, tedavisinde ve izlenmesinde önemli bir role sahiptir. Beslenme ve Diyet Uzmanları; hastaların uyum sağlayabileceği beslenme düzeni ve besin alımları, metabolik gereksinimlerini belirleyerek ve buna uygun beslenme düzeni hazırlayarak motivasyonun kaybedilmemesine destek olmaktadır.
Böbrek, süzme işleminde önemli bir yere sahip olan bir organdır. Böbrek hastalıklarında kişinin kilosu, yaşı ve boyundan ziyade protein ihtiyacı, hastalığın çeşidi, fosfor – potasyum dengesinin kurulması gibi ince detayların önemi vardır. Kısıtlanması gereken besinler hastalığa göre belirlenip buna uygun beslenme programı oluşturulmaktadır.
Sporcunun yüksek performansa ulaşması için gerekli olan önemli unsurlardan en önemlisi beslenmedir. Beslenme, özellikle kas dokularında hücresel yenilenme, yeni protein oluşumu, enerjinin yenilenmesi, optimal sıvı- elektrolit dengesinin sağlanması ve doku onarımı için önemlidir. Kişiye özel beslenmenin yanında yapılan spor dalına özel beslenme programları uygulanmaktadır.
Kan dolaşımının sağlanması için bir basınç gerekmektedir. Bu basıncın normalden fazla olmasına yüksek hipertansiyon (HT) denir. Uygun beslenme tedavisi uygulanmazsa damarları etkileyerek damar sertliği (ateroskleroz), böbrek yetmezliği, kalp krizi, kalp yetersizliği, felç, beyin kanaması, görme bozuklukları gibi hastalıklara yol açmaktadır.
Kalp damar hastalıklarından korunma ya da tedavi için uygulanacakların başında ideal kiloya sahip olmak yer almaktadır. Temel sebep beslenme olmakla beraber stres, hareketsiz yaşam tarzı, sigara kullanımı, diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi sebepler kalp hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yeterli besin ögelerinin alımıyla beraber kişiye özel beslenme programları hazırlanmaktadır.
Mide-Bağırsak hastalıklarında beslenme oldukça önem arz etmektedir Dengesiz ve kötü beslenme ile mide asit-baz dengesini bozarak hastalığın şiddeti ve dozu artmakta, bağırsaklar içinse besinlerin emilim yetersizliğine bağlı olarak malnütrisyon sık gözlenmektedir. Kişiye özel uygun beslenme protokolüyle yeterli besin ögelerinin doğru ölçüde alınımıyla hastalıkların tedavisi amaçlanmaktadır.
Bariatrik cerrahi (Obezite Cerrahisi), obezitenin tedavisinde sürdürülebilir kilo kaybı sağlayan en etkili tedavi şeklidir. Cerrahi sonrasında görülen uzun süreli kilo kaybı ve de metabolik-hormonal değişiklikler, obezitenin beraberinde getirdiği ek hastalıklarda önemli oranlarda iyileşmeler sağlamaktadır. Ancak bariatrik cerrahiden sonra hastaların aşırı yemek yemesi sonucunda kilo alması mümkün olmaktadır. Ameliyatla başarılı olunabilmesi için ameliyat öncesinde ve sonrasında sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarına (beslenme, fiziksel aktivite) bağlı kalınması gerekmektedir.
Sinir sisteminin oluşumu, gelişmesi ve işleyişi bireyin beslenme durumu ile ilişkilidir. Alzheimer, Demans , Parkinson, Migren, Epilepsi, Multiple skleroz gibi nörolojik hastalıkların gerilemesinde, tedavisi sürecinde kullanılan bazı ilaçlarla beraber tüketilmesi uygun olmayan besinlerin öğrenilmesi, uygun beslenme protokolüyle ilaç dozlarının düşürülmesi hedeflenmektedir.
Vejetaryenlik, bitkisel kaynaklı besinlerin ağırlıklı olarak tüketilmesini içeren bir beslenme tarzıdır. Vejetaryen ise bitkisel besinleri tüketen, hayvansal besinleri (kırmızı et, tavuk, balık, süt ve sütten yapılan ürünler, yumurta gibi) sınırlı miktarda veya hiç tüketmeyen kişilere verilen isimdir.Kliniğe gelen danışanların isteğine bağlı kalarak kişiye özel beslenme programı ile yeterli ve dengeli beslenmeleri sağlanmaktadır.
Yaşlılık sebebiyle ortaya çıkan hastalıkların geciktirilmesi, önlenmesi ve tedavi edilmesi için beslenme oldukça önemli olmaktadır. Yaşla birlikte en çok ortaya çıkan hastalıklar kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalıklardır. Dolayısıyla eğer bu hastalıklar varsa buna göre özel diyetler uygulanmaktadır. Sağlıklı bir yaşlanma sürecini yaşayabilmek için beslenmenin düzenli ve dengeli olması, fiziksel aktivitelerin yapılması ve zararlı alışkanlıklardan kaçınılması oldukça önem arz etmektedir.
Kemikler vücudumuzun çatısını oluşturan aktif dokulardır. Vücutta zamanla kemik ve eklem hastalıkları oluşabilmektedir.
Kemik kütlesinin azalması ile birlikte kemiklerin zayıflaması ve kırılabilir duruma gelmesidir. Osteoporozdan kurtulmak için tedavi sürecinde gerektiği gibi sağlıklı beslenmek ve uygun egzersizleri yerine getirmek gerekmektedir
Eklem çeperlerinin arası su toplaması durumda görülen bu rahatsızlık genellikle zayıf bireylerde görülmektedir. Hastalığın daha farklı sağlık sorunlarına yol açmaması ve hastanın yaşam kalitesinin artırılması için kişinin diyetisyen tarafından hazırlanan sağlıklı beslenme programını takip etmesi gerekmektedir.
Genellikle şişman bireylerde görülen ve eklem yaralanmaları sonucu oluşan bir hastalıktır. Kullanılan ilaçların sonucu olarak vücutta bazın besin öğelerinin atımı artabilmekte ve bu nedenle bireyin sağlıklı bir beslenme programı takip etmesi gerekmektedir.
Aminoasit metabolizmasında oluşan bir bozukluğa bağlı olarak eklemlerde ve yumuşak dokularda bazı maddelerin birikimine neden olan bir hastalıktır. İkincil gut adı verilen hastalık için risk faktörleri; şişmanlık, şeker ve kalp hastalıklarıdır. Eklem ve yumuşak dokuda madde birikimini ve gut komalarını engellemek için gut hastaları, hastalıklarına ve kendi özelliklerine uygun kişiye özel sağlıklı beslenme programı uygulamak zorundadır.